Sarı-beyaz soğuk bir Ankara sabahına daha uyanmışken işe gitmek gelmiyor insanın içinden. Güney Amerika ülkelerinden birisine karar kılıp sırt çantanı hazırlar hazırlamaz hava limanına yol almak istiyorum. Sosyal medyadaki Uruguay sevicilerden değilim. Çok tanıdığımdan mı istiyorum oraya gitmeyi, hayır tabii ki. Nedendir bilmiyorum, hep mi sıcak hep mi güzel gelir bir coğrafya insana. Öyle kodlanmış zihnimin bir yerlerinde. Adı anıldı mı bende bir ilgi uyandırıyor hemen. Oysa en ağır darbeleri, sert askeri müdahaleleri yaşadı Güney Amerika. Belki de uzakta olanın çekiciliğidir. Şimdi Ankara’nın mazot kokulu yollarında değil de Güney Amerika’nın bahsedilen uzun sahillerini arşınlamak vardı ya. Yalan yok, ben Ankara’yı sevenlerdenim. Ankaralı olmayanlar Ankaralıların Ankara’yı neden bu kadar çok sevdiğini bilmez diyen şaire nazire olsun diye değil de cidden seviyorum burasını. Sevdiğim kadın burada diye belki de. Gökçek ve Dinozorları gidince daha da keyifli oldu sanki. Ama Güney Amerika?
Mesai başlar birazdan. Bir şiir iliştireyim şuraya da işe koyulayım hemen.
West Indies,Kızıl Elma,İtaki,Maçin!
Uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Beyazların yöresinde nasibim kalmadı
yerlilerin topraklarına karşı şuç işledim
zorbaların arasında tehlikeli bir nifak
uyrukların arasında uygunsuz biriyim
vahşetim
beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı
kendime dünyada bir
acı kök tadı seçtim
yakın yerde soluklanacak gölge bana yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Uzak nedir?
Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için
gidecek yer ne kadar uzak olabilir?
Başım açık, saçlarımı ikiye
ortadan ayırdım
kimin ülkesinden geçsem
şakaklarımda dövmeler beni ele verecek
cesur ve onurlu diyecekler
halbuki suskun ve kederliyim
korsanlardan kaptığım gürlek nara
işime yaramıyor
rençberlerin o rahat
ve oturmuş lehçesinden tiksinirim
boynumda
bana yargı yükleyenlerin
utançlarından yapılma mücevherler
sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin
mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.
Bir hayatı,ısmarlama bir hayatı bırakıyorum
görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta
askerken kantinden satın aldığım cep aynası
bazı geceler çıkarken
uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta
gibi lükslerim de burda kalacak
siparişi yargıcılar tarafından verilmiş
bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya
taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım
burada bitti artık işim, ocağım yok
uzun yola çıkmaya hüküm giydim.